lümden kaçılmaz. Ölüm er ya da geç gelir ama Alex Browning'i öteki insanlardan ayıran en önemli özelliği Ölüm Meleği'nin ne zaman, nasıl ve nerede geleceğini bilmesidir.

Alex'e verilen bu ilahi armağan ilk kez okul arkadaşlarıyla birlikte Paris'e yapacağı bir uçak yolculuğu sırasında kendini gösterir. Yolcu kabinindeki yerini alıp kemerini bağladıktan sonra uçak tam kalkmak üzereyken ilk kez gaipten haber alma deneyimini yaşayan Alex, uçağın kalkıştan birkaç saniye sonra havada patlayacağını görür. Kaçınılmaz sonu önceden görerek paniğe kapılır ve herkesin uçaktan inmesini ister. Çıkan kargaşa sırasında Alex'in de içinde yer aldığı yedi kişi uçaktan zorla indirilir.

Havaalanının bekleme salonuna geri dönen Alex'in yanında Billy ve Tod adlı iki arkadaşı; onun uyarısına kulak vererek inen Clear adlı genç bir kadın; Alex'i destekledikleri için uçaktan atılan Carter adlı bir yolcuyla onun Terry adlı kız arkadaşı ve uçaktan inen öğrencilerin yanında gönüllü olarak kalmayı tercih eden öğretmen Bayan Lewton vardır. Bekleme salonundaki bu yedi kişi, kısa süre sonra Alex'in önsezisinin trajik bir şekilde doğru çıktığını görürler. Çünkü pistten kalkan uçak şiddetle patlayarak havada alev topuna dönüşmüştür.

Alex'in önsezileri doğru çıkmıştır ve yedi kişinin hayatı kurtulmuştur ama buna karşın kaza sonrasında suçluluk ve kuşku duygularından kurtulamaz. Bu arada başta FBI olmak üzere çeşitli kuruluşlar attığı her adımı yakından izlemeye başlarlar. Zaman içinde Alex'in düşünceleri değişmeye; ölümü kısa bir süre için yendiklerini, ancak kaçınılmaz kaderin bu yedi kişinin yapışmasının çok uzun sürmeyeceğine inanmaya başlar. Ancak ölümden kuyrtulan diğer altı kişi, onun ölüm teorisine inanmak istemez. Alex'in önsezileri bir kez daha doğru çıkar ve ölümü kısa süreliğine aldatmayı başaran yedi kişi birer birer kaderinin kurbanı olmaya başlar.